Çizgili Pijamalı Çocuk - John Boyne - Edebiyat Jurnali

21 Haziran 2017 Çarşamba

Çizgili Pijamalı Çocuk - John Boyne



  II. Dünya Savaşı'nın başladığı zamanda geçiyor hikaye. Bir Alman subayının oğlu ile esir bir Yahudi çocuğun arkadaşlığı üzerinden savaşın etkilerini görüyoruz. Bu iki çocuğun savaşa, düşmanlığa bir türlü anlam verememesi aslında bir nevi gerçekleri göstermiyor mu? Cidden neden düşman olsunlar? İkisi de birbirine hiçbir şey yapmamış ama biri dedi diye düşmanlar. Garip değil mi? İşte burada modernizmde de geçen 'hayali düşman'ı görüyoruz. Bununla ilgili birçok hikaye var. Size diyorlar ki Yahudiler düşmanınız ve sizde kabullenip onları öldürüyorsunuz. Bu ırk etiketini bir kenara atalım. Onu öldürmek için bir sebebiniz var mı? O kişi size bir şey yaptı mı? Siz ona bir şey yaptınız mı? İki tarafında aslında birbirini öldürmek için bir sebebi yok. İşte bu askerlerde geçerli. Birbirlerini öldürdüler ama sırf emir verilip onları düşman saydıkları için ama değiller. Kişisel olarak düşman değiller. Irk ve din farklılığı düşmanlık sebebi olamaz, olmamalı. Bu romanda gidip Almanlara küfredip Yahudilere acımıyorsunuz sadece. Aynı zamanda Almanlarında birer insan olduğunu görüyorsunuz. Hepimiz birer insanız, bu etiketleri artık unutmamız gerek. 

   Bir kişi geliyor kötü bir şey yapıyor. O kişiyi suçlamak yerine onunla aynı dinden aynı ırktan olan tüm insanları da suçluyorsunuz. Bu olanların o insanın dini veya ırkıyla ilgisi yok, kendisiyle ilgisi var. Bu algı asırlardır devam ediyor ve görünüşe göre de devam edecek. İnsanlar bir türlü birbirlerini sadece insan olarak değil de etiketleriyle görecek. 

   Romanda işte bu etiketlere sahip olan masum iki çocuğu görüyorsunuz. Savaşın acımasız etkilerini... Savaş bitiyor, Almanların tarafı kaybediyor ve diğer taraf kazanıyor. Kazanmak... Gerçekten bir kazanç var mı? Milyonlarca insan ölmüşken ortada bir zaferden, başarıdan, kazançtan bahsetmek mümkün mü? İşte savaş bu. Savaşın bir kazananı ve kaybedeni olmaz, her zaman herkes kaybeder. Savaşın sonu sadece kaybetmektir. Kazanıldığı düşünülen şeyler tamamen birer kandırmaca, hiçbir şey değişmez. 

   İnsanlar öldü. Bir de şu açıdan bakın; küçük iki çocuk biri Alman biri Yahudi. Siz bir Almansınız ve sırf Yahudi diye o çocuğu nasıl öldürürsünüz? Ya da Yahudisiniz ve o çocuğa nasıl bir Alman diye kıyarsanız? İnsan öldürmek normalleştirilmemeli, kolay ve önemsiz görülmemeli. Bir can almak bu kadar masum görülmemeli. Kimsenin kimsenin canını almaya hakkı yok. 

   Romanın konusundan çok bahsetmek istemiyorum, siz kendiniz okuyup tecrübe ederseniz daha çok hoşunuza gidecek. Tudem yayınlarından aldım. Orijinal metni okumadığım için çevirisi hakkında çok objektif olamayacağım ama şunu söyleyebilirim ki oldukça akıcıydı ve anlamlıydı. Sayfa sayısı az olduğu için ve dili basit olduğu için 2-3 saate okuma hızınıza göre hemen bitirebilirsiniz. Bir çocuğun okuyabileceği gibi bir yetişkinde okuyabilir. Her yaştan kişiye uygun. Böylesine acıklı bir hikayeye güzel demek ironik olacağı için sadece savaşın etkileri çocuklar üzerinden gerçekten başarılı bir şekilde anlatılmış. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder